Abdullah Yadigar

Abdullah Yadigar

Alimler Birer Birer Göçüyor

Üç gün arayla iki değerli hocamızı kaybettik. İnnâ  lillâhi ve innâ ileyhi raciûn. ‘’Biz şüphesiz (her şeyimizle) Allah’a aitiz ve şüphesiz O’na döneceğiz.’’ (Bakara S. 156)

Toplumları ayakta tutan, iman ve ilimdir. İlimleri ayakta tutan ise âlimlerdir. Âlimler, toplumların temel direkleridir.

Peygamber Efendimiz (s.a.s.) “Mevtül âlimi kemevtül âlem = Âlimin ölümü âlemin ölümü gibidir” buyuruyor.

Konya’da mukim emekli müftü arkadaşım Mehmet Ak; ‘’Konya ilahiyattan iki hocamız vefat etti. Geçirdiği kalp krizi neticesinde İsmet Ersöz hocamız bugün (Pazar günü), üç gün öncede Abdülbaki Turan hocamız vefat etti’’ şeklinde acı haberi dün iletti.

Konya Yüksek İslam Enstitüsünde (12 Eylül ihtilalinden sonra İlahiyat Fakültesine dönüştü) öğrenci iken, Abdülbaki Turan hocamız Arapça derslerimize, İsmet Ersöz hocamızda Tefsir derslerimize giriyorlardı.

İsmet Ersöz hocamız, adabı muaşeret kurallarına önem verir, zaman mefhumunu iyi değerlendirmemizi isterdi. Hocamızla ilgili iki anekdotu teberrüken yazacağım.

1982 Yılında öğrenci iken, Öğretmenlik Bilgisi ile ilgili üçer haftalık okullarda staj gördük. Bizleri, beşer kişilik gruplar halinde belirlenen okullara gönderdiler.

Bizim Grup’un başında rahmetli hocamız Prof. Dr. İsmet Ersöz hocamız ile Prof. Dr. Bünyamin Solmaz hocamız vardı. Gideceğimiz okul, Konya Kız Meslek Lisesi. Bana düşen konu başlığı, ‘’İslam’da Ana-Baba hakları’’ idi.

Okula geldik, okul idaresiyle zaten önceden irtibatlıyız. Belirlenen saatte bir sınıfa girdik. Hocalarımız ve ekip arkadaşlarım arka sıralara oturdular.

Ben, sınıfı selamladım. Yoklamayı yapıp ders defterini imzaladım. Direk konuya girip başladım anlatmaya. Konuştum, konuştum derken teneffüs zili çaldı. Sınıfa hitaben, ‘’arkadaşlar bir sorunuz var mı?’’ dedim. Sınıftan ses yok. İyi dersler deyip, hep birlikte sınıftan çıktık.

Koridorda yürürken rahmetli hocam İsmet Ersöz Bey yanıma geldi. Yavaşça, ‘’Abdullah sen vaiz misin?’’ dedi. ‘’Hayır Hocam, din görevlisiyim’’ dedim. (O zaman hem öğrencilik yapıyor, hem de Diyanette İmam-Hatip olarak görev yapıyordum.)

‘’Belli! Cami Cemaatine konuşur gibi konuşuyorsun. Öğrenci, zil çaldıktan sonra bağlasan durmaz. On-On Beş dakika konuştuktan sonra öğrencilerle diyaloğa geçip, sorunuz var mı, diyerekten önlerini açacaktın, soru sormalarına fırsat vermen gerekirdi.’’ şeklinde bana tavsiyelerde bulunmuştu.

Hatırladığım kadarıyla 2003 yılında idi. Bir İlçemizin Din Görevlileri ‘’Peygamberimizin Doğum Günü, Mevlidi Nebi münasebetiyle bir program düzenliyor’’ konuşmacı olarak Konya İlahiyattan Prof. Dr. İsmet Ersöz Hocayı davet ediyorlar. İlan edilen gün ve saatte halk toplanıyor. Salon tıklım-tıklım doluyor. Sunucu din görevlisi arkadaşımız nezaketen ilçe müftüsünü açılış-selamlama konuşması yapması için mikrofona davet ediyor. Müftü bey mikrofonu eline alıp konuşmaya başlıyor tuluat, tam 1 saat 35 dakika sürüyor. Yani 95 dakika. Sonra, esas konuşmacı Prof. Dr. İsmet Ersöz Bey, kürsüye davet ediliyor. Hoca aynen şu cümleleri söylüyor. ‘’Arkadaşlar, müftü bey konuşulması gerekenlerin hepsini konuştu! Ben eğitimciyim. Akşamın bu saatinden sonra bu insanları daha fazla bekletemem. Peygamberimizin (s.a.s.) bir Hadisi Şerifini teberrüken okuyup ineceğim.’’

Rahmetli hocamız, bir Hadisi Şerif metni ve mealini okuyarak kürsüden iniyor.

Edindiğim bilgiye göre; NEÜ İlâhiyat Fakültesi emekli Tefsir Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmet Ersöz Hoca’nın cenaze namazı bugün (09 Kasım Pazartesi 2020) Musalla Parsana Camiinde Öğle namazından sonra kılınacak ve Musalla mezarlığına defnedilecektir.

Her iki hocamıza da Allah’tan rahmet, ailelerine, öğrencilerine, İlâhiyat camiasına ve tüm sevenlerine baş sağlığı diliyorum.

    Abdullah YADİGAR - 09/11/2020

                                                                                                                   

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KATMAK İÇİN TIKLAYIN