“Aydın” der ki; siz, bence bunu düşüne durun!

Yine yeni bir ‘anayasa’ değişikliği gündemde. 

De…

Sahi şu ana kadar ‘kaç anayasa yaptık’ bileniniz var mı?

Tamam, sınav sorusu gibi olmasın ve direk cevap vereyim:

Tam beş adet!

Teferruatını isteyen bir zahmet araştırsın.

Ancak başlıklar halinde hatırlatayım:

1876 Kanun-i Esasi / 1921 Teşkilat-ı Esasiye 

1924 Anayasası /1961 Anayasası /

1982 Anayasası.

Genelde bizim kuşak 1982 anayasasını hatırlar!

Sağ/sol kavgalarıyla ülkeyi kana bulayan Siyonist tetikçileri: bu millete, bu anayasayı 7 Kasım 1982 yılında hala akıl sır erdiremediğim çok yüksek bir oranda içimizdeki pakradunilerle iş birliği yaparak halkoylamasıyla kabul ettirmişlerdir!

Ve bizler de, 

orasından/burasından…

Yamalayarak/mamalayarak bugünlere kadar geldik.

Oldu mu? Olmadı!

Tamam, 2001 değişiklikleri ile yeni açılımlar getirilmeye çalışıldı…

Çalışıldı da her ne hikmetse çoğu alanlardaki boşluklar bilerek doldurulmadı!

Dahası bazı önemli maddeler de ‘doktrinlerle’ açıklanmaya bırakıldı…

Kısacası ‘çayda çıra’ havası çalındı.

Evet, bu anayasalar ve tırtıklamalar hiçbir şekilde çare olmamıştır!

Aslında demem o ki, 

bu anayasalar bu milletin dokusuyla uyuşmamaktadır!

Çünkü bu anayasaların hiçbirinde: 

Anadolu’nun ruhu ve kokusu bulunmamaktadır.

İşte tam da burada sorulması gereken soru şu: 

Anadolu ruhu ve kokusu nedir?

Bendeniz de hallimce cevap vereyim:

Evet bu Anadolu’nun ruhu ve kokusu: 

Kızıl elmadır…

Bu Anadolu ruhu ve kokusu:

İlay-ı Kelimetullahtır!

Bu iki ana unsuru mayasına katmadığınız hiçbir anayasa dikiş tutmayacaktır.

Peki, bu iki ana unsur yapılmaya çalışılan bu anayasaların hamuruna maya olarak kattırılırlar mı? 

Siz, bence bunu düşüne durun!

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KATMAK İÇİN TIKLAYIN