Detoks diye bir sihir yoktur!

Son yıllarda durdurulamaz bir popülerlik kazanan detoks; günlerce sebze suları içmek, yağ yakmanızı sağlayan detoks suları, meyve kürleri detoks çılgınlığının parçalarından…

Yaşamın verdiği stres, zararlı yiyeceklerden alınan toksik maddeler, alkol ve sigaranın zararlı etkilerinden kurtulmak için farklı çeşitlerde uygulanan detoks, vücuttan suyla birlikte toksik atmak için yapılıyor. Ancak araştırmalara göre, sağlıklı beslenmek ve zinde bir vücuda sahip olmak için en iyi detoksun alkol almamak, sigara kullanmamak ve mevsiminde taze meyve sebze tüketmekle yapılacağını, detoks yapmak için ekstra alınan bir ürünün vücuda zarar getireceğinin kanısında. Bu durum, detoks ürünlerinin bilimsel temele dayanmadığını, detoks ürünlerinin bir çeşit pazarlama taktiği olduğunu gösteriyor. Birçok Avrupa ülkesinde yasaklı olan, sinameki, barut ağacı kabuğu, aloe vera, ravent bu bitkiler aktarlarda ve bazı bitki çaylarında bulunan detoks amacıyla tüketilen bu bitkiler toksik etki yaratmaktadır ve bağırsak florasını olumsuz etkilemektedir.  Bazı detoks tabletlerinde bulunan meyan kökü ekstresi ise;  bağırsakları hareketlendirip mide rahatsızlıkları, kandaki potasyum seviyesini düşürerek yüksek tansiyon ve ödeme neden olur.

Detoks beklenenin aksine sağlıklı değil! tam tersi, hasta olmanıza neden oluyor.

Dış yollarla arınmaya gerek yok. Karaciğer, böbrek ve bağırsak yolu zaten bu görevi görüyor. Bu üç organ her gün, dogal kimyasal işlemler yoluyla vücudumuzda bulunan toksinleri parçalayarak dışarı atıyorlar.

Sağlıklı bir vücuda sahip olmak zor degil. Dengeli ve düzenli beslenmek, bol su içmek, düzenli uyumak..

Bir düşünelim?

Fazla kilolarınızda sıvı detoksu ile kurtulmak için günde 1000 kaloriden az olup, protein ve yağdan uzak beslendiğinizde, vücudunuzda tehlike sinyalleri vermeye başlar..

İlk yudumdan sonra..

Beynimizden gelen açlık sinyalleri, kocaman bir meyve suyu şekeri ile yanıtlanmış olur (şekerli besinler, pankreasın insülin pompalamasını sağlar ve kanımızdaki glikozu hücrelere taşır.

Hücreler glikozu emdikten sonra, kan şekeriniz düşer ve başınız dönmeye başlar.

Düşük kalori aldığınızdan vücudunuz, karaciğerinizde ve kaslarınızda kısa süreli depoladığı enerjiyi (glikojen) tüketmeye başlar. İçtiğiniz her meyve suyu ile insülin seviyeniz yükselir ve sonra düşüşe geçer. Bu arada glikojen seviyeniz azalmış durumdadır ve kendinizi yorgun hissetmeye başlarsınız. Vücudumuzun ihtiyacı olan enerjiyi az miktarda aldığınız için, vücudunuz iki uzun süreli enerji kaynağını kullanmaya başlar; trigliserit(yağ hücrelerinde biriken) ve protein ( kaslarda biriken). Böylece her gün egzersiz yapsanız bile kaslarınız erimeye başlar.

Beynimiz bu durumda kendini açlık moduna sokarak vücuttaki ketonları tüketmeye başlar. Keton cicimler karaciğer tarafından açlık ve düşük karbonhidrat diyeti uygulandığı durumlarda üretilir. Bu durumda kendinizi zihniniz bulanık bulabilirsiniz. Ayrıca protein eksikliğinden, beyniniz amino asit eksikliğine geçmektedir. Ve kendinizi depresif hissedebilirsiniz. Eriyen kaslarınızdaki protein, amonyak ve ürik asit olarak kanınıza karışır. Böylece böbrekleriniz kanınızı detokslamaya çalışır. Sıvı detoksunda içtiğiniz meyve suları, bağırsaklara daha çok sıvı gitmesini sağlar. Böylece tuvalete daha sık çıkmanızı sağlar.

Katı besin yemeye başladınız. Çok kas kaybettiniz ve yediklerinizi artık daha zor yakacaksınız ve yediklerinizde yağa dönüşecek!

Ve detoks diyetiyle metabolizmanızı mahvettiniz ve kalori yakmanız çok zorlaştı!

Şimdi detoks yapmak için bir daha düşünün..
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KATMAK İÇİN TIKLAYIN
1 Yorum