Deniz sıcaklığının yüksek olması, denizin sakin ve durgunluğu, aşırı ve kontrolsüz avlanma, çevre kirliliği gibi etkenlerle ortaya çıkan deniz salyyası (müsilaj), Marmara Bölgesi'ndeki varlığını sürdürmeye devam ediyor.
Marmara Denizi'ndeki tehlike devam ediyor: İstanbul, Kocaeli, Bursa, Tekirdağ... İşte deniz salyasının etkileri...


600 METRE YAYILDI
Marmara Denizi sahillerine yakın bölgelerde birçok noktada görülen deniz salyası (müsilaj), Bursa'nın Gemlik ilçesindeki derelerin denize döküldüğü alanlara da yayıldı.

Gemlik Körfezi'ni kaplayan deniz salyası, ilçede etkili olan kuvvetli rüzgar nedeniyle derelerde de görüldü. Beyaz tabakanın, dereye de yayılması çevre sakinlerini rahatsız etti. Müsilaj, derelerde yaklaşık 600 metre kadar yayıldı.

BALIKÇILAR, AVLANMAYA ARA VERDİ
Marmara Denizi'nde yaklaşık 4 aydır etkisini sürdüren deniz salyası (müsilaj) nedeniyle avlanmaya ara veren Tekirdağlı küçük tekne balıkçılarının bekleyişi sürüyor.

Tekirdağ Süleymanpaşa Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı İbrahim Pehlivanoğlu, AA muhabirine, deniz salyalarının kıyılarda azalsa da açıklarda etkili olduğunu söyledi. Küçük tekne balıkçılarının balıkçı barınağında ağ mesaisi yaptığını belirten Pehlivanoğlu, şöyle konuştu:

"Marmara'da deniz salyası ilk defa bu yıl bu kadar uzun süre etkili oldu. Yaklaşık 4 aydır gitmedi. Zaman zaman rüzgarın etkisiyle artarak kıyılarda biriken salya şimdilerde açıklarda ve deniz dibinde etkili.

Balıkçı arkadaşlar da avlanmakta zorlandığı için denize açılamıyor. Ümidimiz salyanın bir an önce bitmesi. İnşallah salya biter de balıkçı arkadaşlarımız rahat bir avcılık yapar."

Balıkçı İrfan Aktaş da deniz salyasının küçük tekne balıkçılarını mağdur ettiğini dile getirdi. Balıkçıların salyanın bitmesini beklediğini vurgulayan Aktaş, "Kıyılardaki salya geçse de deniz dibindeki salya devam ediyor. Balıkçıların büyük kaybı var. Denize ağ atıp balıkçılık yapamıyoruz.

Salya mevsimsel havayla birlikte geldi yine havayla gidecektir diye düşünüyoruz. Denize çıkamayan arkadaşlar ağ onarıyor veya olta balıkçılığı yapmaya çalışıyor." dedi.

"DENİZ GÖRÜNMÜYOR, NASIL TEMİZLENECEK BİLMİYORUZ"
Tekirdağ'daki balıkçı barınağının kıyısı, Marmara Denizi'nde etkili olan lodos nedeniyle deniz salyasıyla (müsilaj) kaplandı. Deniz salyası kaynaklı tabaka, Süleymanpaşa balıkçı barınağında da birikerek ilginç görüntü oluşturdu.

Tekirdağ Süleymanpaşa Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı İbrahim Pehlivanoğlu, AA muhabirine, Marmara'da devam eden salya nedeniyle, balıkçıların denize açılamadığını söyledi.

Deniz salyasının bu yıl çok uzun süre yüzeyde kaldığını anlatan Pehlivanoğlu, şöyle konuştu: "Küçük tekne balıkçıları denize açılabiliyordu ama salya nedeniyle onlar da denize çıkamıyor. Salya geçen hafta dağılmıştı. Şimdi yine bütün barınağın için salya olmuş durumda.

Yetkililerin, belediyelerimizin artık bu konuda bir araya gelerek bir çalışma yapmasını istiyoruz. Bütün balıkçılar mağdur. Havalar ısınınca salya kötü de kokmaya başladı. Vatandaşlar da rahatsız bu durumdan."

Balıkçı Hüseyin Oğuz da balıkçıların salyanın dağılmasını beklediğini vurgulayarak, "Geçen hafta poyraz esince salya dağılmıştı. Biz de balıkçılar olarak sevindik.

İki gündür esen lodosla birlikte balıkçı barınağı tamamen yine salya oldu. Deniz görünmüyor. Bu nasıl temizlenecek onu da bilmiyoruz.

Tahminen böyle devam edecek. Ancak yine poyraz eserse dağılır diye bekleyeceğiz." ifadelerini kullandı.

50 GÜNDE 150 TON TOPLANDI AMA...
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, İzmit Körfezi'nde su yüzeyinden 50 günde 150 ton deniz salyası (müsilaj) topladı.

Büyükşehir Belediyesinden yapılan açıklamaya göre, mevsimsel nedenle körfezde görülen ve denizlerde balıkçılık faaliyetlerinin durmasına sebep olan müsilajla mücadele devam ediyor.

Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanlığı Deniz ve Kıyı Hizmetleri Şube Müdürlüğünce yapılan çalışma kapsamında, deniz denetim uçağıyla deniz salyasının etkili olduğu bölgeler tespit ediliyor.

İzmit Körfezi'nde azalan fakat yer yer görülen müsilaj, deniz süpürgeleri ve amfibik araçlarla toplanıyor. Çalışmalar çerçevesinde 50 günde 150 ton deniz salyası toplandı.

Denizden alınarak çuvallara doldurulan yapışkan madde, bertaraf edilmek üzere İzmit Atık ve Artıkları Arıtma, Yakma ve Değerlendirme AŞ'ye (İZAYDAŞ) yönlendiriliyor.

SICAK, IŞIK, EVSEL ATIK...
Anadolu Ajansı fotomuhabiri Şebnem Coşkun, Su Altı Fotoğrafçıları ve Filmcileri Derneği Başkanı Ateş Evirgen, dalgıçlar Serco Ekşiyan ile Murat İnan, Büyükada açıklarında Eşkinataşı mevkisinde 30 metreye daldı.

Dalgıçlar, görüş mesafesinin suyun altında 1 metreye düştüğü dalışta, müsilajın deniz yıldızı, yengeç, midye ve diğer deniz canlılarının üzerini adeta bir sis tabakası gibi nasıl kapladığını kameralarıyla kaydetti.

Marmara Denizi'nde 2007 yılında da yoğun şekilde su üstünde gözlemlenen müsilaj, "fitoplankton" olarak adlandırılan tek hücreli bitkisel mikroorganizmaların denizde aşırı şekilde artmasından kaynaklanıyor.

Sıcaklık ve ışık gibi uygun ortamı bulan bu tek hücreli mikroorganizmalar, evsel atıklardan kaynaklanan deniz kirliliğini de fırsat bilerek çoğalıyor.

KİRLİ ORTAMI SEVİYOR VE CANLANIYOR
Büyükada sakinlerinden dalgıç Serco Ekşiyan, AA muhabirine, uzun yıllardır dalış yaptığını ve müsilajı ilk kez 2006'da görüntülediğini, müsilajın hangi metrede başlayıp, hangi metrede bittiğini gözlemlemeye çalıştığını anlattı.

Müsilajın periyodunun ekim-kasım-nisan arası olduğunu aktaran Ekşiyan, 2007, 2008 yıllarında da az miktarda görüldüğünü, bu seneki kadar hiç yoğun olmadığını söyledi.

Deniz suyunun eskisi kadar soğumadığını gözlemlediğini, bunun da müsilajın artmasında bir etken olduğunu belirten Ekşiyan, "Bilim insanları zaten son 20 yıldır küresel iklim değişikliğini söylüyor. Marmara'nın etrafında 7 tane il var, ortalama 25 milyon insanın yaşadığı söyleniyor.

Arıtmanın ne kadar olduğunu bilmiyorum ama müsilaj kirli ortamı seviyor ve canlanıyor." diye konuştu.

Müsilajın en çok 28-30 metre aralığında yoğun olarak gözlendiğini ifade eden Ekşiyan, "Periyodik şekilde takip ediyoruz. Dipte Akdeniz suyu var müsilaj oraya pek inmiyor ama 25 metreler karşınızdakini göremeyecek kadar yoğun." dedi.

Dalış yaptığı bölgelerde balık ölümüne rastlamadığını ancak yere bağımlı canlıların üzerinde gözlemlediğini aktaran Ekşiyan, "Bizim elimizle temizlememizle o mercanlar temizlenmez, bir saat sonra yine çöker.

Müsilaj mercanların olsun diğer canlıların olsun, nefes ve gıda almasını etkileyebilir. Mercanları gördüğümde hepsi kapalıydı, kendini korumaya almıştı. Ne kadar aç kalabilecek, ne kadar havasız kalabilecek? Bunu ileriki zamanlarda göreceğiz.

Arıtmanın bu duruma faydalı olacağını düşünüyorum. Su yüzeyinde gördükleriniz ölüleriydi, denizin dibi devam etmekte." değerlendirmesini yaptı.

"UZUN VADEDE SÜREKLİ TEKRARLANIRSA TEHLİKELİ"
Büyükada Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı 50 yıllık balıkçı Ali Coşkuner de balıkçılar olarak kasım ayında görülmeye başlanan müsilaj nedeniyle zamanla ağ atamaz duruma geldiklerini kaydetti.

Bilim insanlarının müsilajın kirlilikten kaynaklandığını söylediğini belirten Coşkuner, sözlerine şöyle devam etti: "Müsilaj 20 sene evvel de vardı. Ama az miktarda vardı. Ağlarımızı etkilerdi ama ağları yıkardık, temizlenirdi. Şimdi müsilaj ağların üzerinde kalıyor ve ağlar dibe gitmiyor.

Onun için 6 aydır dip ağı atamıyoruz. Gırgırla yapılan balıkçılıkta, ağlarda ağır kurşunlar ve çelik teller kullanılıyor ama eskisi gibi onlar da çalışamıyor.

Gırgır balığı çevirir, yarım saat 40 dakikada ağını toplar. Müsilaj nedeniyle artık 1,5-2 saati buluyor. Müsilaja kaykay adını da gırgır balıkçıları verdi, makaralar kaydığı için."

Coşkuner, "Gırgırlar çalışamadığı için oltayla 46 adet sarıkanat tuttum. Hayatımda oltacılık yapmadım ama bir aydır olta ile balık tutuyorum. Gırgırlar olsaydı, burada bir tane balık bırakmazlardı. Çeviremedikleri için balık kaldı. Sarayburnu'nda da 3-4 aydır oltacılar bu sayede para kazanıyor. Üzüleyim mi sevineyim mi bir şey diyemiyorum şimdi." dedi.

Müsilajın suyun altında mercanların, yosunların üzerini kapattığını aktaran Coşkuner, şunları söyledi: "Bizim denizlerimizde, Marmara ve bilhassa Adalar civarında zaten ölü bir tabaka var çamurdan. Zemin, yarım metre, bir metre kalınlığında çamur tabakası ile kaplı. Müsilaj bu nedenle bir şey ifade etmez. Neticede organik bir şey, yok olur gider. Pek bir zararı olacağını zannetmiyorum uzun vadede ama sürekli tekrarlarsa, hep böyle kalırsa balıkların nefes almasını da etkiler.

Çünkü çok oksijen tüketen bir yaratık olduğu söyleniyor. Oksijensiz bir ortamda balık yaşayamaz. Normalde bizim zaten yerli balığımız kalmadı. Şu anda tuttuğumuz balık tamamen Karadeniz'den gelen balık."
Coşkuner, sorunun çözülmesi için öncelikle kimyasal ve organik atıkların mutlaka temizlenmesi, kanalizasyonun denize akıtılmaması gerektiğini sözlerine ekledi.