Kubilay Öztürk

Kubilay Öztürk

Yazmak mı, Yazmamak mı?

Bazen işinizi yapmak istemediğiniz zamanlar olur. Mesleğiniz gazetecilikse eğer, yazmanın mutlu etmediği zamanlar vardır. Bugün o zamanlardayım.

İki ölüm haberiyle sarsıldım bugün. Biri bütün ömrünü hakikate adamış, konusuna hakim, kendinden emin tok sesiyle ekranlarda seyretmekten memnun olduğum, Murat Bardakçı’nın “Tarihin Arka Odası” programından çok daha önce, gerçek tarih aktarımlarıyla bizlere tarihi sevdirmiş, varlığımızın sadece Cumhuriyet Tarihi’nden ibaret olmadığını kendi üslubuyla hatırlatmış bir muhterem zat, değerli büyüğümüz Yavuz Bahadıroğlu’nun vefat haberiydi. Diğeri ise kendisini Allah için sevdiğim, yirmi beş yılı geçmiş bir hukukumuz olan ve işimiz gereği başlayan tanışıklığın dostluğa dönüşmüş olduğu bir güzel insanın babasının vefat haberiydi.

Evet, Pendik Belediyesi emektarlarından, Başkan Ahmet Cin’in Basın Yayın Koordinatörü Mehmet Metin Tavukçu kardeşimin muhterem babası Durali Tavukçu amcamız hakkın rahmetine kavuştu. Birileri için sadece bir haber olsa da bizim için durum çok daha farklı elbette. Durali amca da rahmetli babamla hemen hemen aynı yaşta veda etti dünyaya. Kendi hissettiklerimi düşününce içim yandı Metin kardeşime. Yıllardır çıplakmış gibi hissedişimi, sırtımı yasladığım dağın yerle bir olduğunu hissedişim gibi hissedeceğini düşününce...

Zor, hem de çok zor babasız kalmak. Hele de bugünkü hayat anlayışımız içinde evlatlarımıza yeterli olamadığımızı düşününce... Sanırım bu acıyı derinden hisseden son kuşaklarız, Yüceler Yücesi Rabbimiz, Yavuz Bahadıroğlu Hocamız ve değerli dostum Mehmet Metin Tavukçu’nun muhterem babası Durali amcamız özelinde ahirete göç etmiş tüm ebeveynlerimize rahmetiyle muamele eylesin. Başımız sağolsun...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KATMAK İÇİN TIKLAYIN
1 Yorum