Kış aylarında besinler içinizi ısıtsın

Hastalıklar soğuk günlerde kapımızı çalmadan gelir. Biz besinler ile kapımızı oluşturup hastalıklara dur diyebiliriz.

 Kış aylarında havaların soğuması ile birlikte virüslerin çoğalması, kapalı ve kalabalık ortamlarda daha fazla vakit geçirilmesi, beslenme ve uyku düzeninin bozulması gibi sebeplerle hastalıklarda artış olabilir. Kışın soğuk günlerde, sıcak günlere oranla damarlarda daralma olur. Soğuk hava kalp düzeninin bozulmasına (ritim bozukluğu) ve ani ölümlere yol açabilir. Kış mevsiminde sık görülen grip ve solunum yolu hastalıkları kalp hastalıklarının ağırlaşmasına neden olabilir.

Grip, gerek kalp gerekse akciğer hastalıkları için ciddi tehlike oluşturabilir. Kalp hastalıkları, kalp yetmezliği ve şeker hastalıkları olanlar gribe karşı korunmalıdır. Soğuk havanın etkisiyle metabolizma kendini koruma altına alır. Ve daha yavaş çalışmaya başlar. Vücut soğuğa karşı kendini korumak için enerjiyi kullanmak istemez. Soğuğa karşı metabolizma kendini korumak için sürekli yeme ihtiyacı oluşturur. Ve yeme ihtiyacı artan kişi çok fazla karbonhidratlı yiyeceklere yönelir. Terleme de az olduğundan dolayı metabolizma hızı minimuma ulaşır. Bu yüzden kış döneminde beslenmemize dikkat edilmez ise kilo artışı kaçınılmaz hale gelir.

Bağışıklık sistemimizi güçlendirmek daha sağlıklı kış geçirmemize yardımcı olur. Güçlü bir savunma mekanizması nın temelinde ise yeterli ve dengeli beslenme yer almaktadır. Yiyecekler yenildikten sonra vücuda enerji vermek için oksijenle yanarlar. Yanma sırasında zararlı maddeler olan serbest radikaller oluşur. Çoğalan serbest radikaller, vücudun tüm hücre ve organlarına zarar vermeye başlar. Serbest radikallerden tamamen uzak kalabilmek mümkün değildir. İşlenmiş gıdalar, sigara dumanı, alkol kullanımı, radyasyon, hava kirliliği, güneşin zararlı U.V. ışınları ve stres vücudumuzda serbest radikallerin açığa çıkmasına neden olur.  Çoğalan serbest radikallerin neden olduğu oksidatif stres sonucu vücudumuzda meydana gelen hücre hasarı kalp hastalığından kanser hastalığına kadar birçok sağlık problemine yol açar. Bu zararlı etkilerden kurtulmak için antioksidan içeriği yüksek besinleri beslenmemizde yer vermeliyiz. Antioksidan özelliği olan besin öğeleri: beta karoten, C vitamini, E vitamini, selenyum ve çinko ve omega 3’yağ asitleridir.

                    

C ve E vitamini zengini besinler tüketin..

C vitamini vücuttan zararlı maddelerin atılmasını sağlar. Savunma sisteminin güçlendirilmesinde önemli bir silah olan bu vitamin yeşilbiber, maydanoz, tere, roka, karnabahar, ıspanak, portakal, limon, mandalina, kuşburnu gibi besinlerde bol miktarda bulunur. Antioksidan özelliği olan E vitamini açısından zengin kaynaklar olan fındık, ceviz, badem gibi yağlı tohumlar, sıvı yağlar, yeşil yapraklı sebzeler, kuru baklagiller, tahin gibi besinleri tüketmeye özen gösterin.

A Vitamini anti-enfeksiyon vitamin..

A vitamini vücudu enfeksiyonlara karşı korur. Anti-enfeksiyon vitamin olarak da bilinen bu vitamin yumurta, süt, balık, ıspanak, portakal, havuç, yeşilbiber, kayısı gibi sarı, turuncu ve yeşil sebze ve meyvelerde bulunur.

Çinkodan zengin besinler tüketin…

Çinko eksiklikleri enfeksiyonların görülme sıklığını arttırır. Çinko kaynakları kırmızı et ve kabuklu deniz ürünleri ile karaciğer gibi hayvansal kaynaklı besinler; fındık, ceviz, fıstık gibi kuruyemişler, süt, peynir ve kuru baklagillerdir.

Beslenmede Omega 3 ve Omega 9 kuralı…

Balık, balık yağı, fındık ve cevizde bulunan omega-3 yağ asitleri güçlü bir antioksidandır ve bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinde etkilidir. Zeytinyağı, fındık yağı gibi sıvı yağlarda bulunan omega-9 yağ asitleri de bağışıklık sistemini olumlu etkiler.

Probiyotik desteği olarak kefir tüketin..

Probiyotik özelliği ile ilgili yapılan çalışmalar, sağlıklı bağırsağın sağlıklı birey anlamına geldiğini kanıtlamıştır. Bundan dolayı günde 1 su bardağı kefir mutlaka tüketilmesi önerilmektedir. Bir bardakta günlük A vitamini ihtiyacının %10’ununu, kalsiyum ihtiyacının %30’unu ve C vitamini ihtiyacının %4’ünü almak mümkündür. Kefirde bulunan B12, B1, biotin ve K vitaminleri genel sağlığa katkıda bulunur. Kalsiyum ve magnezyum içeriği yüksek olduğu için kemik sağlığını korumakta ve kemik kaybını önlemeye yardımcı olmaktadır.

Soğan ve Sarımsak tüketin..

Sarımsak, doğal antibiyotik olarak anılmaktadır. Ona bu özelliği veren ise içeriğinde bulunan, kükürtlü bir bileşik olan allisindir. Soğan ve sarımsak çok iyi birer antioksidan kaynağıdır ve kansere karşı koruma özelliğine sahiptir. Kötü kolesterolü ( Ldl ) düşürüp, iyi kolesterolü ( Hdl ) yükseltmektedir. İdrar söktürücü özelliği olan soğan, vücuttaki ödemin atımına yardımcı olmaktadır. Sarımsak, antibakteriyel özelliği sayesinde vücudu enfeksiyonlara karşı da korumaktadır. İngiltere’de yapılan araştırmalar; sarımsak tüketenlerin üçte iki oranında soğuk algınlığı riskinin düştüğünü göstermektedir. Bununla birlikte haftada altı dişten fazla sarımsak yiyenlerde % 30 daha düşük kolorektal kanser oranı ve% 50 daha az mide kanseri oranı olduğu saptanmıştır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KATMAK İÇİN TIKLAYIN
1 Yorum