Gerçekleştirdiği akademik çalışmalarının yanı sıra yurt içinde ve yurt dışında katıldığı toplantı ve konferanslarda ülkemizi başarıyla temsil eden Doç. Dr. Emrah Aydemir ülkesine ve bilim dünyasına katkı sağlayan bir başarı öyküsü ile adından söz ettiriyor.

Bu kapsamda Terörizmle mücadelede Bilişsel Savaş üzerine ülkemizde ilk eseri kaleme alan, terörizmle mücadeleyi kendi hesaplamaları ve yöntemleriyle ortaya koyarak yeni bir yaklaşım tarzını okuyucularla paylaşan Doç. Dr. Emrah Aydemir ile hayat hikâyesini, çok kısa bir sürede ikinci baskısı çıkan Bilişsel Savaş’ı ve PKK meselesini konuştuk. 

- Emrah Bey, çocukluğunuz ve öğrenciliğinizden başlayalım. O günlerden bahseder misiniz?

"Çocukluğumun bir evresi Elazığ’da geçti. Daha sonra babamın işi nedeniyle İstanbul’a taşındık. Babam İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde işçiydi. Yeri geldi harçlığımı çıkarabilmek için pazarda, tekstilde, otelde, fabrikada çalıştım. Hayatı tanımaya başladığım zamanlardı. Zorlu ve bir o kadar da tecrübe dolu yıllardı…"

- İletişim Fakültesi’nde okumak sizin fikriniz miydi?

"Evet. Hayalim İletişim Fakültesi okumaktı. "

-Son kitabınız Bilişsel Savaş ile terörizmle mücadeleye yeni bir bakış getiriyorsunuz. Bilişsel Savaş’tan kastınız nedir? 

"Bana göre terörizmle mücadelenin operasyon alanı sadece dağlar ve mağalar değil, toplumların da zihniyetidir. Dağda ve mağarada mücadele bir şekilde veriliyor. Ancak günümüz terörizmle mücadele modelleri ve önlemleri toplumların zihniyetine ulaşmada yetersiz kalıyor. Savaşın bilişsel alanı maalesef unutuluyor. Terörizmle mücadelede yapılan en büyük hatalardan biri terör örgütleriyle zihin birliği ve gönül bağı olanların umumiyetle terörist görülmesi. Ben terör örgütüne sempati besleyenler, örgütle zihin birliği ve kalp birliği yaşayanları hassas kitle görüyorum. Hassas kileler dışlanmamalı ve antagonist olarak nitelenmemelidir. Hassas kitlelerin zihni fethedilmelidir. Zihin fethedilmeden, kalp kazanılmadan terörizmle mücadele yapılmaz. Bunlar olmadığı sürece örgüte katılım ne yapılırsa yapılsın aralıksız gerçekleşir. Bu nedenle bilişsel savaş, düşünme şekline bir saldırıdır ve örgütlere katılımın önüne geçmektir. "

- Terör örgütlerine marka nitelendirmesinde bulunuyorsunuz. Bunu biraz açar mısınız?

"Scott Talgo’nun bir sözü var: 'Zihninizi yakalayan bir marka davranış kazanır. Kalbinizi yakalayan bir marka bağlılık kazanır.' Terör örgütleri sosyal hareketlerin yansımalarıdır. Terör örgütlerinin, üyelerini harekete geçirmesi de bunun tarifi. Devletlerin yaptığı harcamalara ve çekilen dikkate göre örgütlerin marka değeri oluşur. Zamanla saldırı bir pazarlama hâlini alır. Marka değeri örgüte katılım sağlar, kalbi yakalar ve davranışta bulunulmasına alt yapı hazırlar. Marka değeri olan terör örgütleri medyada daha fazla yer alır. Marka değeri sayesinde örgütlere para akışı kolaylaşır ve devletlerin uluslararası arenadaki çıkarlarına göre ilişkiler ağında örgütlerin pozisyonu ortaya çıkar."

Doç. Dr. Emrah Aydemir kimdir? Kaç yaşında? Nereli? İşte Emrah Aydemir'in kitapları...

- Yıllardır Türkiye PKK ile mücadele ediyor. PKK ile mücadelede eksik olan hususlar var mı? 

"Kitabı yazmamda terör örgütü PKK ile yaşadığımız sorunların önemli bir payı var. Güvenlik güçlerimiz etkin ve başarılı bir şekilde PKK ile mücadelede bulunuyor. Buna rağmen örgüte katılım az da olsa devam ediyor. Burada eksik olan bilişsel savaşın ta kendisi…Ülkemiz yıllardır çeşitli alanlarda büyük bir özveriyle bölgeye yatırım yapıyor ve yatırım yapmaya devam ediyor. Yol yapmak ya da bir kamu binası inşa etmek terör örgütüne katılımı engellemiyor. Katılım gerçekleştiğinde hassas kitlelerin ihtilâlci içgüdülerinin olduğunu varsayıyoruz ve insan neden terörist olur sualine yanıt bulmaktan kaçınıyoruz. Hassas kitleler terbiye edilerek muhafaza edilemez. Onur kırma ve saldırı insanları harekete geçirir. İnsanlar ideolojinin dışında ekonomik, sosyal, değişim tutkusu ve şikâyetlere cevap verme ihtiyacından da terör örgütlerine katılım sağlar. PKK, politik tahakküme karşı insanları aldatarak hayali bir yenilik tutkusu vaat ediyor, kolektif şikâyet ve savunma görevinde bulunduğunu iddia ediyor. İnsanlar da kişisel yakınma ve intikam isteğiyle örgüte katılım sağlıyor. "

- PKK ile mücadelede önerileriniz nelerdir?

"Kitabımda dile getirmiştim: “Terör örgütünü mağarasında da vursanız, dünyanın en büyük savaşını da kazansanız, eğer iletişimde muvaffakiyetsizseniz mücadele kaybedilmiş demektir.” Bizim bir anlatı stratejimiz olmalı. Mücadeleyi ihtimal, etkileme ve aksülamel hesaplamasıyla yürütmeliyiz. Hassas kitle ve terör örgütleri analiz birimi, kitle iletişim araçları analiz birimi ve istihbarat bilgileri analiz biriminden başlayan bir organizasyon oluşturmalıyız. Kaldı ki buna ilişkin detayları okuyucular kitabımda bulabilir. Hassas kitlelerin kognitif güçlü ve zayıf yönlerine yönelik bir strateji geliştirmeliyiz. Belirtmek isterim ki demokratik normlara saldırmamak, hukuk ve adalet kültürüne özen göstermek de önemli. Algılar kırılgan olabilir, örgüt ve hassas kitleler arasındaki ilişki kolayca parçalanabilir. Bu bir ticari markanın birey ile arasındaki bağın kolayca parçalanabilmesi gibidir. Biz bağı koparmalıyız. 

Gerçek sorgular zihinseldir. PKK bilişsel hilelerle mücadele ediyor. Bilişsel hileler, devleti suçlar ve insanları ikna etmeye yönelir. Yapılandırılmış bilişsel dezenformasyon ile algılanan gerçeklikte bilişsel savaş, hususiyetleri yeniden adlandırır ve antagonistin iç bilişsel manzarasını değiştirir. Biz büyük bir devletiz ve zamanın ruhuna uygun yeni stratejilerle bu bilişsel hilelerin üstesinden gelebiliriz."

-    PKK ile PYD arasında bir bağ var mı?

"Biz temsil edilebilirlik buluşsalını unutuyoruz. Devletlerin terörizmle mücadelede bir olayı, diğer bir hadiseye ne kadar benzediğine dair değerlendirmeler yapması gerekir. PKK’nın özelliklerinin ekseriyetle PYD’ye benzediği ve temsil edilebilirlik buluşsalında bağlantılı oldukları ortadadır. Fakat sadece bu bilgi kaynağına odaklanmak bizi mücadelede sahici sonuçlara götürmez."

-    Peki sahici sonuçlara götürmesi için neler dikkate alınmalı?

"Tabii ki temel oran bilgisi ve betimleme... PKK ve PYD bünyesinde yer alan teröristlerin ve bunlarla ilişkilendirilen hassas kitlelerin temel oranları analiz edilmeli. Lakin sadece temel oran bilgisi baz alınırsa mücadelede bu vukuflardan yararlanılır. Buna ek olarak betimleyici bir bilgi de dikkate alınmalı. Eğer betimleyici bir bilgi ve temel oran bilgisi beraber değerlendirilmezse terörizmle mücadelede hatalar ortaya çıkar. PKK ve PYD’nin temel oran bilgisinin öğrenilmesi ve doğru bir betimleyici vukufun kullanılması bilişsel savaşta bir hareket sensörüdür. PKK ve PYD’nin zihnindeki kognitif savaş alanının gerçek bir coğrafi haritasını çizmeliyiz ve iletilerine ket vurarak bilişsel stratejilerini zaafa uğratmalıyız. Burada yapılması gereken hassas kitlelerle kurulacak sevgi ve dayanışma ruhudur. Bunlar terör örgütlerini rahatsız edici edimlerdir. Terör örgütleri için sevgi ve dayanışma ruhu, bir prestij kaybına neden olur."