En büyük otomobil markalarının adeta üretim üssü olan ve otomotiv sektörü ihracat hacminde ciddi bir kalem tutan Türkiye yeni ve kritik bir eşikte. Son olarak Honda’nın 2021 itibariyle Türkiye’deki Civic modelinin üretimini durduracağını açıklaması sektörde ‘Neler oluyor?’ sorusunu da beraberinde getirdi.
Dünyanın en büyük elektrikli araçlar birliğinin Türkiye kolu olan AVERE’nin Genel Koordinatörü Haluk Sayar, otomobil üreticilerini önümüzdeki dönemde çok büyük değişiklikler beklediğine değinerek, bu değişimin Türkiye’nin önümüzdeki en az 10 yılını doğrudan etkileyeceğini vurguladı.
Türkiye'yi çok yakından ilgilendiren bir dönem başladı
"Mevcut içten yanmalı motorlu araçlardan elektrikli otomobillere geçiş süreci, birçok üreticinin hayatta kalabilmeleri için radikal kararlar almasına neden oluyor" diyen Sayar, şöyle devam etti:
"Bu durum Türkiye’yi de çok yakından ilgilendiriyor. Örneğin Honda, İngiltere ve Türkiye’deki otomobil üretimini 2021 yılında sonlandırma kararı aldı. Marka, bu kararın gerekçesini, sektördeki inanılmaz değişim ve elektrikli araçlarla ilgili stratejilerini hızlandırmaları gibi iki temel dinamiğe dayandırdı. Bu değişim markaların küresel operasyonlarını yeniden yapılandırmalarının önünü açacak."
"Wokswagen’in tercihi Türkiye olabilir"
Honda’nın Avrupa pazarına üretim için Japonya ve Çin’e kayacağını hatırlatan Sayar, Türkiye’nin üretim konusunda yeni merkez olabileceğine dair yaklaşımını şu sözlerle anlattı:
Wolkswagen de özellikle Almanya’da bulunan tesislerinde elektrikli araç üretimine yer açmak için yeniden yapılanmaya gidiyor. Mevcut bantlarında üretilen içten yanmalı motorlu araç modellerinin yeni üretileceği yer ise Türkiye olacak gibi görünüyor.
ELEKTRİK ARAÇ VİZYONUNU ETKİLEMEMELİ
Türkiye’nin önünde dünyanın en önemli dizel araç üreticilerini çekmek gibi bir seçenek var. Bu ülkemiz için çok büyük bir itici güç olabilir. Ancak Türkiye, ‘Nasıl olsa büyük markalar burada üretiyor’ yaklaşımına kapılır ve elektrikli araca geçiş konusundaki iştahını yavaşlatırsa uzun vadede ülkemiz için ciddi bir dezavantaja dönüşebilir."
Sayar ayrıca, dünya için de geçerli olan ‘elektrikliye geçiş’ döneminde Türkiye’nin ‘daha aktif, kendi stratejisini ortaya koyabilen ve gelişmelere hazır’ bir ülke olmasının son derece önemli olduğunu söyledi.
