Hokkaido, Japonya'yı oluşturan en büyük adalardan biri. Kuzeydeki 5 milyon nüfuslu ada gevşek bir otonomiyle yönetiliyor. Şubat ayı sonunda Hokkaido, Japonya'da koronavirüs nedeniyle olağanüstü hal ilan eden ilk bölgesel yönetim oldu. Okullar kapatıldı, büyük ölçekli toplantılar iptal edildi ve insanlar evde kalmaya teşvik edildi.
Yerel yönetim, virüsün izini kararlılıkla takip etti. Kurbanlarla temas eden herkes hemen bulunup izolasyon uygulandı. Bu yöntem işe yaradı ve yeni vaka sayısı Mart ayı ortalarına kadar yeni vaka sayısı günde bir veya ikiye düştü. 19 Mart'ta ise olağanüstü hal kaldırıldı ve Nisan başında okullar yeniden açıldı.
26 GÜN SONRA SALGIN ADAYI YENİDEN VURDU
Ancak normal düzene geçildikten sadece 26 gün sonra salgın adayı yeniden vurdu. Bu defa vaka sayısı günde 300'e çıktı. Şubat ayında görülen az sayıdaki vakanın ada dışından geldiği tespit edilmişti. Ancak şimdi yeni vakaların hiçbiri ithal değil. Bu durum bize ne anlatıyor? Londra King's College Üniversitesi'nden Profesör Chen Ji, "Hokkaido, küme kontrol yaklaşımıyla, kümelere böldüğü hastaların takibini iyi yaptı. Doğru şekilde izole etti. Salgını yerelleştirdi" dedi.
HOKKAİDO'NUN BAŞARI HİKAYESİNİ MAHVEDEN İKİ KRİTİK HATA
Ancak Profesör Chen Ji'ye göre bu başarı hikayesini mahveden erken davranmak oldu. Hokkaido'nun karantina uygulamasını tedrici olarak değil, eski normale göre kaldırması en büyük hataydı.
İkinci büyük hata ise testlerin bırakılması oldu. Hemen her kişiye ulaşıcak şekilde yürütülen testlerin yüksek maliyet gerekçe gösterilerek durdurulması, merkezi yönetimin testleri kaynak israfı olarak görmesi hem Hokkaido'yu hem de Japonya'yı ikinci dalgayla yüz yüze bıraktı.
CAN KAYBI VE MALİ HARCAMALAR ARTTI
Şimdi Japon yetkililer, "Salgının patlayıcı bir aşamasının ortasındayız" diyor. Yetkililer, tecrit ve karantinayı erken kaldırmanın yanı sıra testleri uygulamaktan kaybetmenin kendilerine can kaybı ve büyük bir mali yük şeklinde geri döndüğünü itiraf etti. Hokkaido yönetimi de artık önlemleri çok daha uzun süre uygulamak zorunda kalacaklarını belirtti.
